Dan Brown etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Dan Brown etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Ekim 2019 Pazartesi

Dijital Kale (Dan Brown) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı


1. Kripto bölümünün görevi nedir? 

A) Kod üretmek
B) Küresel Dinleme
C) Şifre/Kod çözmek
D) İnsan öldürmek

2. Becker ona verilen kodun hangi alfabe ile yazılmış olduğunu düşünüyordu?


A) Kanji
B) Mandarin Çincesi
C) Türkçe
D) Japonca

3. NSA nedir? 

A) N’olduğunu söyleme asla
B) Ulusal Güvenlik Teşkilatı
C) Dijital Kale’nin diğer adı
D) Kriptografi bölümü

4. David Becker hangi sporu yapıyordu? 


A) Zucchini
B) Futbol
C) Voleybol
D) Squash

5. Dijital Kale nedir? 

A) NSA’nın diğer adı
B) TRANSLTR‘ın diğer adı
C) Bir şifreleme programı
D) Ana karakterin okuduğu bir kitap

6. Dijital Kale’yi kim buldu? 


A) David Becker
B) Susan Fletcher
C) Trevor Strathmore
D) Ensei Tankado

7. David Becker, Dijital Kale’nin anahtarını almak için nereye gönderildi?

A) İtalya
B) İspanya
C) Japonya
D) Türkiye

8. Ensei Tankado’nun anahtarı verdiği kişinin takma adı neydi? 

A) North Dakota
B) Numatech
C) Numataka
D) Gauntlet

9. Dijital Kale’nin şifresi neydi? 

A) 10
B) 2
C) 3
D) 7

10. TRANSLTR nedir? 

A) Şifre/kod çözmek için yapılmış bir makine
B) Dijital Kale’nin anahtarı
C) Kriptografinin diğer adı
D) Kripto bölümüne verilen bir kod

11. TRANSLTR’ın en uzun sürede çözdüğü kod kaç saat dayanmıştır?

A) 7 saat
B) 12 saat
C) 3 saat
D) 5 saat

12. Ensei Tankado nasıl ölmüştür? 

A) Zehirlenerek ölmüştür
B) İntihar etmiştir
C) Boğularak ölmüştür
D) Kalp krizi geçirerek ölmüştür

Cevap Anahtarı :

1-C      2-A      3-B      4-D      5-C
6-D      7-B      8-A      9-C     10-A
11-C    12-D

Dijital Kale (Dan Brown) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili için tıklayınız...

21 Haziran 2019 Cuma

Başlangıç (Dan Brown) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Başlangıç

Kitabın Yazarı : Dan Brown

Kitap Hakkında Bilgi :

Kim olursan ol, neye inanırsan inan,
Çok yakında her şey değişecek...

Genç adam, aniden üç büyük dinin temsilcilerine döndü. “Şaşırtıcı bulacağınızı tahmin ettiğim bilimsel bir buluşum sebebiyle bugün buradayım. İnsanlık deneyimimizin en temel iki sorusuna cevap bulma ümidi ile yıllardır peşinden koşuyordum. Bu bilginin tüm inananları derinden etkileyeceğine inanıyorum. Nasıl desem, ‘yıkıcı’ diye tanımlanabilecek bir değişikliğe sebep olabilir. Birazdan görecekleriniz, dünyayla paylaşmayı umduğum sunumun kaba bir kesiti. Fakat bunu yapmadan önce dünyanın en etkili din adamlarına danışmak, en çok etkilenecek kişilerce nasıl algılanacağını öğrenmek istedim.”

Piskopos, haham ve ulema birbirlerine baktılar, sıkılmış görünüyorlardı. Piskopos, “İlginç bir girizgâh Bay Kirsch. Bize gösterecekleriniz dünya dinlerinin temelini sarsacakmış gibi konuşuyorsunuz," dedi.

Genç adam kutsal metinlerin saklandığı bu eski mahzende etrafına baktı. Temellerini sarsmayacak, yıkacak, diye düşündü. Din adamları üç gün içinde bu sunumu bir etkinlikle insanlara duyuracağını bilmiyorlardı. Bunu yaptığında tüm insanlar, dini öğretilerin gerçekten de ortak bir noktası bulunduğunu anlayacaklardı: Hepsinin tümden yanlış olduğunu...

Nereden geldik? Nereye gidiyoruz?

İnsanoğlunun var olduğu günden beri cevabını bulmaya çalıştığı bu temel soruya cevap bulma iddiasındaki bir fütüristin tam da keşfini açıklayacağı gece her şey trajik bir biçimde karanlığa gömülür. Eski öğrencisinin sunumuna davetli olan Simgebilim Profesörü Robert Langdon söz konusu keşfi öğrencisinin anısına dünyaya duyurmaya karar verir. Ancak, kendisini bekleyen şifrelerden, acı sürprizlerden ve ölümcül fanatiklerden habersizdir...

Kitabın Özeti :

Dan Brown Başlangıç kitabında kitabın adından da anlaşılacağı gibi insanoğlunun başlangıç hikayesine el atıyor. Büyük tartışmalara neden olan insanoğlunun nereden geldiği sorusunun cevabı kitabın hikayesinin temelinde yer alıyor.

Robert Langdon’ın öğrencisi olan Edmond Kirsch dünyaca ünlü Ateist, Fütürist ve bilgisayar dâhisidir. Edmond önemli bir buluş gerçekleştirmiştir. Ve bu buluşun dünya’daki tüm insanları etkileyeceğini öngörmektedir. Buluşunu dünya’ya açıklamadan önce İslam, Hiristiyanlık ve Musevi din alimlerine gösterir. Din alimleri bu buluşun tehlikeli ve insanların geleceğini etkileyeceği için bu konu hakkında bir şeyler yapmaları gerektiğini düşünmektedirler.

Edmond Kirsch, Guggenheim Müzesi’nde buluşunu dünya’ya açıklayacağı bir sırada suikast sonucu öldürülür.

Edmond’ın ölümü ile birlikte Guggenheim Müzesi müdürü ve İspanya Kraliyet Ailesi’nin gelin adayı Ambra Vidal, Prof. Langdon ve Edmond’ın yapmış olduğu Yapay Zeka (Bilgisyar) olan Winston ile birlikte Edmond’ın buluşunu açıklamak için harekete geçerler. 

Robert yaşananlardan bir anlamda kendini sorumlu tutar. Çünkü sunumdan birkaç dakika önce Edmond ile konuşma şansı yakalamıştır. Edmond bulduğu cevaların tüm dinleri yok edeceğini düşündüğü için sunumdan üç gün önce dört büyük dinin, Hristiyan, İslam ve Yahudu, temsilcileri ile özel olarak görüşmüş ve sunumu ilk onlara yapmıştır. Bu sunum dini temsilciler arasında büyük rahatsızlık yaratmış ve Edmond sunumdan önce bunu yapmaması için tehditkar bir tavır ile uyarılmıştır. Edmond da hayatından şüphe ettiği için son kez Robert’a danışmış fakat Robert dini temsilcilerin onu öldürmek gibi bir hatanın içine düşmeyeceğini belirtmiştir. Fakat bundan dakikalar sonra öğrencisi gözlerinin önünde öldürülmüştür. Bunun üzerine Robert Edmond’un sunumunun geri kalanını herkese duyurmak için kendini sorumlu hisseder ve kendini bir maceranın içinde bulur.

“ Yazar kitapta bize İspanya; siyasi, sanatsal ve mimari tarihi ile ilgili bilgiler sunmakta. Gelişen teknoloji çağında bize adeta geleceği kurgulamaktadır.”

Edmond Kirsch’i öldüren Palmerian Kilisesi üyesi olan emekli Amiral Luis Avilla, telefon aracılığı ile Naip adı verilen bir adam tarafından yönlendirilmekte ve buluşun açıklanmasını engellemeye çalışmaktadır. Diğer taraftan ülke ve dış basın Edmond Krisch’in ölüm haberi ve buluşu ile ilgili dedikodularla çalkalanmaktadır. Bu haberler içerisinde önemli bir konu da İspanya Kraliyet Ailesi’nin de ismini geçiyor olmasıdır.

Abra Vidal ve Prof. Langdon uzun bir macera sonrası Edmond Kirsch’in labaratuvarına ulaşırlar ve buluşu açıklarlar. Buluş genel olarak insanların Evrim teorisi üzerinden bugüne nasıl geldikleri ve günümüzde teknolojinin bu denli gelişmesi ile 50 yıl içerisinde insanların yeni bir evrimle kendilerini nasıl yok edeceğine dair bir teoridir.

Yapay Zeka (Bilgisayar) Winston’ın kendini sıfırlamasına saatler kala Prof. Langdon’ın labaratuvardan almış olduğu telefon ile iletişime geçer ve tüm olayı anlatır. Winston kısa süre sonra kanserden ölecek olan Edmond’ın açıklayacağı buluşun Dünya’da herkesin heberi olmasını ve takip etmesini ister. Buna dair araştırmalar yapar. Winston internet üzerinden yaptığı araştımalar sonrası Edmond’ın sunum sırasında ölmesi ile çok etkili bir iletişim ağının kurulabileceğine karar verir. İnternet üzerinden kiralık katiller tutar, basına yalan haberler sızdırır ve suikasti düzenleyen Avilla’yı da Naip adıyla yönlendirdiğini söyler. Bunları duyan Prof. Langdon olanlara inanamaz ve muhteşem ötesi bulduğu dünyanın gelecekteki en önemli icatlarından birisi olarak ön gördüğü Yapay Zeka’nın bu denli hareket edebileceğini tahmin etmemiştir.

İhanet Noktası (Dan Brown) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : İhanet Noktası

Kitabın Yazarı : Dan Brown

Kitabın Özeti :

ABD başkan adaylarından olan Senatör Sexton ile kızı Rachel Sexton bir restoranda buluşurlar. Rachel Sexton ve babasının ilişkileri çok iyi değildir. Hatta birbirlerini pek sevmezler. Senatör eşini aldatmış ve eşinden ayrılmıştır. Rachel, ABD Başkanına bağlı bir istihbarat teşkilatında başkan adına çalışmaktadır. Senatör kızından bu görevini bırakmasını istemektedir. Çünkü kızının rakibi adına çalışması seçim kampanyası için olumsuz bir durum teşkil eder. Zaten babasını pek sevmeyen Rachel ise teklifi geri çevirir. Görüşme sırasında Rachel’in çağrı cihazına acil bir not gelir. Not çalıştığı Ulusal Keşif Ofisi (UKO)’nden gelmiştir. Rachel’in ofisteki görevi, ofise gelen istihbarat bilgilerini değerlendirerek başkan için özetler oluşturmaktır. Babasına bir mazeret uydurarak ofisin yolunu tutar.

Rachel’in çağrı cihazına düşen acil not UKO direktörü William Pickering tarafından gönderilmiştir. Direktör Rachel’e başkan tarafından acil olarak çağrıldığını söyler. Rachel’i başkanla görüşmesine götürmek üzere bir helikopter hazır beklemektedir. Beyaz Saray’ın UKO binasına çok yakın olmasına rağmen yolculuk için bir helikopter seçilmesi Rachel’i çok şaşırtır. Fakat helikopter Beyaz Saray’a değil, eski bir NASA fırlatma üssü olan Wallops Adasına gidiyordur. Rachel, başkanın babasının seçim kampanyası ile ilgili olarak görüşeceğini tahmin eder. Zaten Pickering de böyle olabileceğini söylemiştir. Eğer başkanın gerçekten böyle bir niyeti varsa hiç düşünmeden reddedecektir. Başkan’ın görüşme için burayı seçmesi Rachel’i yine şaşırtmıştır. Başkan ve Rachel Sexton, başkanın Hava Kuvvetleri Bir uçağında görüşürler.

Başkan Rachel’e, NASA’nın Yer Gözetleme Sistemi (YGS)’nden ve çok önemli bir keşif yaptığından bahseder. YGS Projesi, dünyayı incelemek üzere NASA tarafından geliştirilmiş, fakat başarısızlığa uğramış bir projedir. Fakat şimdi YGS insanlık tarihi için çok önemli bir keşfe imza atmıştır. Başkan daha fazla ayrıntıya girmez. Tüm açıklamaların bizzat NASA tarafından yapılacağını söyler.

Rachel bir jet uçağına bindirilir. Hâlâ nereye gittiğini bilmemektedir. Kuzey Kutbuna gittiklerini uçakta pilottan öğrenir. Rachel’i Milne Buzul Katmanında NASA yetkilileri karşılar. NASA burada habiküre denilen küre biçiminde bir çadır kurmuştur. NASA Müdürü Lawrance Ekstrom Rachel’e YGS’nin çok önemli bir keşifte bulunduğunu söyler. Ekstrom, Rachel’in orada bulunmasından pek hoşnut değildir. Ekstrom, YGS’nin verileri doğrultusunda Kuzey Buz Denizinde yaptıkları araştırmalar neticesinde bir göktaşı bulduklarını söyler. Göktaşından alınan kesitlerde dünyada bilinmeyen ve başka bir gezegende yaşadığı tahmin edilen böcek fosilleri vardır. Habikürede NASA personeli ve Rachel haricinde dört tane de tanınmış sivil bilim adamı vardır. Bunlar Michael Tolland, Corky Marlinson, Waille Ming, Dr. Mangor’dur. Başkanın amacı, keşfin seçim kampanyası için bir malzeme olmadığını göstermek amacıyla tarafsız bilim adamları tarafından doğrulanması ve daha sonra kamuoyuna duyurulmasıdır. Bunun için de belgesel program yapımcısı olan ve çok sevilen Michael Tolland seçilmiştir. Başkan, Senatör Sexton’un seçim kampanyası nedeniyle, Beyaz Saray çalışanları arasında bile itibar kaybetmektedir. NASA tarafından yapılan keşfin Rachel Sexton tarafından Beyaz Saray personeline duyurulması inandırıcılık için çok iyi bir seçimdir. Başkan Rachel’den sadece, personele bir konuşma yaparak keşfi duyurmasını istemiştir. Rachel teklife çok sıcak bakmıyordu. Fakat başkan onu ikna etmeyi başarmıştı.

Başkan NASA’ya çok inanıyor ve NASA’ya çalışmaları için sürekli çok büyük ödenekler aktarıyordu. Fakat NASA son yıllarda yaptığı çalışmalarda sürekli başarısızlığa uğramış, bu durum da halkın gözünde başkanın ve NASA’nın itibar kaybetmesine neden olmuştu. Senatör Sexton ise, seçim kampanyalarında bu durumu çok iyi kullanmış ve NASA’yı çok zor duruma sokmuştu. NASA’ya harcanan paraların ekonomiyi kötüye götürdüğünü, bunun yerine uzay çalışmalarının rekabete açılması, sivil şirketlerin de uzay çalışmaları yapabilmesi gerektiğini söylüyordu.

Beyaz Saray çalışanları başkanın oval ofisinde toplandılar. Rachel canlı olarak oval ofise bağlandı ve NASA’nın keşfinden bahsetti. Bu konuşmanın ardından başkan bir ulusa sesleniş konuşması ile buluşu kamuoyuna duyuracaktır. Bu sırada, habikürede bulunan bilim adamlarından Dr. Mangor göktaşına son bir kez bakmak üzere göktaşının yanına gelir. Fakat çok şaşırtıcı bir şey olur ve Dr.Mangor su yüzeyinde canlı bioorganizmalar görür.

Habikürede bunlar yaşanırken, çok özel donanımlara ve eğitilmiş askerlere sahip Delta Gücü timi, habikürede yaşananları izlemektedir. Delta Gücü, insan damarlarında bile dolaşabilecek kadar küçük mikrobotlar ile habiküreyi gözetlemektedir. Dr. Mangor, su yüzeyinden canlı organizmayı almak isterken, Delta Gücü mikrobot aracılığıyla bilim adamının altındaki buz parçasını kırar ve Dr. Mangor havuzun içine düşer. Bir süre sonra diğer bilim adamları ve Rachel de göktaşının bulunduğu yere gelirler ve durumu fark ederler. Onlar da su yüzeyinde canlı organizmalar görürler. Aralarında yaptıkları tartışmalarda göktaşı ile ilgili şüpheler oluşur. Michael Tolland, su yüzeyindeki canlı organizmalarla ilgili bilgileri faks aracılığıyla ABD’deki ekibinden ister. Keşif ile ilgili sorunlar olduğunu gören Delta Gücü, Rachel ve arkadaşlarını öldürmeye çalışır ve Dr. Ming öldürülür. Rachel ve diğerleri ise kaçmayı başarırlar. Delta Gücü bilim adamlarını yakalamak için çalışır. Fakat Rachel ve arkadaşları mucizevi bir şekilde kaçmayı başarırlar ve bir gemi tarafından kurtarılırlar.

Rachel, göktaşı ile ilgili bilgilerin bulunduğu faksları babasına gönderir ve hayatının tehlikede olduğunu bildirir. Bu sırada Delta Gücü hâlâ onları takip etmektedir. Başkanın, NASA’nın önemli keşfini halka duyurmasıyla seçim kampanyası dibe vuran Senatör Sexton için bu fakslar kurtarıcı olacaktır. Kızının tehlikede olması onu çok fazla ilgilendirmemektedir. Bir basın duyurusu ile basın toplantısı düzenleyeceğini ve keşfin gerçek olmadığını delilleri ile birlikte açıklayacağını bildirir. Senatörün yardımcısı ve en büyük destekleyicisi olan Gabriel Ashe, senatörün bu kadar ileriye gidebilecek olmasına ve böyle bir adam için çalıştığına inanamaz. Bu sırada Delta Gücü askerleri ile Rachel ve arkadaşları arasındaki kovalamaca devam etmektedir. Rachel, Michael ve Marlinson, Michael’in araştırma gemisine ulaşırlar. Burada da yaptıkları incelemelerde aldatıldıklarını kesin olarak anlarlar. Göktaşı, Milne Buzul Katmanına NASA tarafından götürülmüştür. Bu sırada, Delta Gücü onları bulmuştur. Rachel ve arkadaşları, Delta Gücü askerlerinin başında Pickering’i görünce dehşete kapılırlar. Sahte keşif Pickering tarafından planlanmıştır. Pickering’in amacı, seçimi kaybetmek üzere olan başkana yardımcı olmaktır. Çünkü başkanın seçimi kaybetmesi aynı zamanda NASA’nın da sonu olacaktır.

Senatör ve yardımcısı Gabriel geçmişte bir ilişki yaşamışlardır. Başkanın danışmanlarından bir bayan, Gabriel’e ellerinde bu ilişkiye ait fotoğraflar olduğunu ve senatörü durdurması gerektiğini, aksi halde senatörün başkan seçilmesi halinde uzay araştırmaları ile ilgili ciddi yanlışlar yapacağını söyler. Uzay araştırmalarının sivil şirketlere verilmesi durumunda ne gibi felaketler yaşanacağını anlatır. Gabriel söylenenlere pek inanmaz ama yine de araştırmak ister. Gizlice senatörün ofisine girer ve faksları alır. Senatör ile konuşmak için evine gittiğinde, senatörün yalnız olmadığını anlar. Senatör 4-5 kişilik bir grupla görüşmektedir. Gizlice konuşmaları dinler ve dehşete kapılır. Senatörün konuştuğu kişiler uzay araştırmaları ile ilgilenen şirketlerin yetkilileridir. Senatörün uzay ile ilgili vaatleri karşılığında, büyük paralarla senatörün seçim kampanyasını desteklemektedirler.

Senatör Sexton, faksları koyduğu ve mühürlediği zarflarla basının karşısına çıkar. Delta Gücünün elinden kurtulmayı başaran Rachel de basın toplantısının yapılacağı yere gelir. Rachel babasına, NASA’nın ve başkanın masum olduğunu, sahte keşfin Pickering tarafından tezgahlandığını anlatır. Basın açıklamasından vazgeçmesini ister. Fakat babası açıklamayı yapmayı kafasına koymuştur. Bu sırada genç bir kadın muhabir, senatörün konuşma yapacağı kürsüye mikrofonunu bırakır. Fakat bu telaş içerisinde, Sexton’un zarflarını yere düşürür. Muhabir yerden zarfları toplar ve sinirlenen senatöre uzatır. Senatör Sexton, NASA’nın keşfinin sahte olduğunu belirterek konuşmasına başlar ve zarfları basın mensuplarına dağıtır. Fakat zarflardan senatör ve Gabriel’in ilişkilerinin yer aldığı fotoğraflar çıkar. Gabriel Ashe, muhabir kılığında basın toplantısına katılmış ve kürsüye mikrofon bırakırken zarfları değiştirmiştir. NASA’yı ve başkanı kurtarmak pahasına kendisini feda etmiştir. Tabi bu durum senatörün de sonu olmuştur.

Dijital Kale (Dan Brown) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Dijital Kale

Kitabın Yazarı : Dan Brown

Kitabın Özeti :

Ulusal Güvenlik Teşkilatı (NSA), ABD istihbarat ağının belkemiğini oluşturan bir kuruluştur. Yörüngedeki casus uyduları, dünyanın her tarafındaki dinleme istasyonları ve ajanları aracılığıyla elektronik iletişim ortamlarını izlemektedir. ABD'nin düşmanı olan devletleri ve suç örgütlerini takip eden teşkilatın en büyük güvencesi TRNSLTR adlı şifre çözücü bilgisayardır. İletişimin artık e-posta ve internete dayandığı bir dünyada, mesajların şifrelerini hızla çözen, üç milyon işlemciye sahip ve koca bir binanın içine ancak sığan bu süper bilgisayar, en zor şifreleri bile dakikalar içinde çözerek Amerikan istihbaratına sürekli bilgi sağlamaktadır.

Susan, NSA da, şifre çözüm merkezi olan Kripto katının başında olan zeki ve çekici bir bayandır. Susan, David Becker adında bir dil profesörü ile birliktedir.

Susan'ın komutanı olan, kripto katının müdür yardımcısı Strathmore, o ana kadar kadar Susan'ı hep kollamış ve yükselmesinde ona yardımcı olmuştur.

Tankato, Hiroşima dan etkilenip sakat doğan insanlardan biridir. Annesi doğum sırasında ölür. Babası, bir utanç kaynağı olarak gördüğü özürlü oğlunu hastanede bıraktığı için Tankato kimsesiz çocuklar yurdunda büyür. Teknoloji dünyasına ilgi duyan Tankato bir yazılım uzmanı olur. Adını duyurduktan sonra NSA tarafından teklif edilen işi kabul eder ve NSA için çalışmaya başlar. NSA, 2 milyar dolara inşa ettiği, TRANSLTR olarak adlandırdığı dev bilgisayarla şifre çözümü gerçekleştirir. Ancak bu şifre çözümü kişilerin özel hayatlarını taciz ettiği görüşünde olan Tankato NSA dan ayrılır.

Tankato'nun E-maillerinin şifrelerini kırıp onları okuyan Strathmore, Tankato'nun çözülemeyen bir şifre sistemi geliştirdiğini öğrenir. Mutasyon dizgilerinden oluşan DİJİTAL KALE. Tankato imkansızı başarmış ve bunu internet üzerinden satışa çıkarmıştır.

Strathmore Dijital Kaleyi internetten indirip şifresini kırmaya çalışır. TRANSLTR en fazla 10 dakikada şifreyi çözebiliyordu. Ancak sistem Dijital Kaleyi kabul etmez. Çünkü Dijital Kale Mutasyon dizgilerinden oluşmaktadır. Mutasyon dizgileri virüslerin ana temelidir. Strathmore Dijital Kalenin şifresini çözmeyi kafasına koymuştur. Eğer Dijital Kalenin şifresini çözüp, bu yazılıma bir açık kapı ekleyebilrse bu NSA da bir devrim olacaktır. Bu sayede her bilgiye rahatca ulaşılabilecektir. Bundan dolayı Strathmore TRANSLTR nın virüs koruma programı olan Koridoru devre dışı bırakır. Dijital kalenin şifresinin kırılması için beklemeye başlar.

İspanya'ya giden Tankato kalp krizi geçirerek ölür. Strathmore Dijital kalenin geçiş anahtarını almak için bir ajan göndermek yerine, bir sivil olan David'i İspanya'ya gönderir. Bu sayede NSA zan altında kalmıyacaktır. David, Tankato'nun elbiselerini almaya gider ve Tankato'nun bir yüzüğü olduğunu anlar. Yüzüğü ister ama yüzük yoktur. Çünkü Tankato onu ölürken bir turiste vermiştir. David yüzüğün peşine düşer.

David'in işi beklediğinden uzun sürer. Yüzüğün peşine düşerek önce Kanada'lı turisti bulur. Kanadalı turistin yönlendirmesi ile bir Alman turistin peşine düşer. Alman turisti bulur ancak onunla birlikte olan kadın yüzüğü punkçu bir kıza verir. Becker Punkçu kızın peşine düşer ve sonunda şans eseri onu da bulur ve yüzüğü ondan alır. Bu olaylar sırasında Becker yanlız olmadığının farkında değildir. Bir katil David'i takip etmektedir. Görüştüğü her kişiyi de yok etmektedir. Şimdi sıra David'dedir. Katil verilen emir doğrultusunda yüzüğü alıp David Becker' ı yok edecektir. Ancak David çetin ceviz çıkar ve kurtuluD.

Strathmore, gizlilik içinde planını yürütürken bir teknisyen kripto katına gelir. Ekrandaki geçen süre onu şok eder. 16 saattir TRANSLTR bir dosya üzerinde çalışmaktadır. Bu imkansızdı. Sistemde virüz vardı! Ama Strathmore' u ikna edemez. Sistemi kapatmayı planladığı zaman öldürülür. Susan teknisyenin ölümünü o an kripto katında olan Greg Hale'nin yaptığını düşünür.

Müdür Fauntine, Strathmore'un projesi hakkında bilgi sahibidir ancak Strathmore işe bir kiralık katili karıştırması ileri gittiğinin bir göstergesiydi. Fauntine iki kişilik bir ekibi İspanya'ya gönderir ve katili izlettirir.

Çok geçmeden Susan ve Strathmore Dijital Kale diye bir şey olmadığının farkına varırlar. Tankato onlara bir oyun oynamıştır. Bir virüsü şifreleyerek onu açık arttırmaya çıkarmıştır. İzleneceğinin ve Strathmore'nun Dijital Kaleye sahip olmaya çalışacağının farkındaydı ve öyle olmuştu. Strathmore Digital Kaleyi çözmek için koridoru devre dışı bırakır ve bilgi bankası tehlike altına girer. Strathmore kaybetmektedir.

Susan, Greg Hale'nin Tankato ile olan maillerini ele geçirir ve onunla ortak olduğunu düşünür. Greg intahar eder, yanında da bir not. "Pişmanım. Dijital Kale ile ilgili olarak Tankato ile haberleşiyordum. Geçiş anahtarını elde etmek için bir kiralık katil tutup Tankato'yu öldürttüm. Ancak David Becker'ı da öldürtmek zorunda kaldım. Onun için üzgünüm."

Susan yıkılmıştır. Strathmore amacına yavaş yavaş yaklaşmaktadır. Dijital kale bir hüsran ile sonuçlanmış olabilirdi ancak Susan artık onun olacaktı. Kazanan yine o olacaktı.

Strathmore çeketini perişan haldeki Susan'a verir ve TRANSLTR'i kapatmaya gider. Bu arada ceketin cebinden bir ses gelir. Susan cebi kontrol eder. Bir skyper. Yeni bir mesaj vardır. David Becker : YOK EDİLDİ

Strathmore, Susan'ın elinde skyperı görür ve Susan'ın herşeyi öğrendiğini anlar. Ona "seni hep sevdim ve seveceğim. Sen benim tek Aşkımsın.." gibi itiraflarda bulunur. Ancak bu arada TRANSLTR patlar ve Strathmore ölür. Susan, Strathmore'un odasındaki gizli asansörün 5 hanelik şifresini düşünürken Strathmore'un ona olan aşkı aklına gelir ve şifreyi girer. S-U-S-A-N

Susan kripto bölümünden kurtulur ve yeraltı otoyolunda yürürken bir kurtarma ekibi onu almaya gelir. Ana bilgi bankasına götürür. Dijital kale bir virüs değildir. Bir solucandır ve sistemin güvenlik kalkanlarını yok etmek için programlanmıştır. Bu sayede isteyen herkes NSA bilgi bankasındaki gizli bilgilere hiç zorluk çekmeden ulaşabilecektir.

Susan hala perişan bir halde iken, Müdür Fauntin'in emri üzerine İspanya ile uydu bağlantısı gerçekleştirilir. İki ajan, kiralık katil ile David Becker'ı araçlarına almışlardır. Kiralık katil ölmüştür ancak David hala hayattadır. Bu Susan için muhteşem bir haberdir.

Yüzükte "bekçilere kim bekçilik edecek" yazıyordur ancak bu şifre değildir. Programı inceleyen 2. sorumlu teknisyen Soshi dörderli anlamsız dizeler bulur. Onlar için anlamsız olan bu grupların bir şifre olduğu anlaşılır ve Susan ile David'in ortak çalışması ile geçiş şifesi girilir. Böylece solucan durdurulur.
Kitabın sonunda bulunan şifre : we are watching you

20 Haziran 2019 Perşembe

Kayıp Sembol (Dan Brown) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Kayıp Sembol

Kitabın Yazarı : Dan Brown

Kitap Hakkında Bilgi :

Dan Brown; Da Vinci Şifresi, Melekler ve Şeytanlardan sonra Kayıp Sembolde insanlığın yüzyıllardır beklediği bir gerçeğin peşinde… Harvard Simgebilim Profesörü Robert Langdon, Kongre Binasında konferans vermesi için yakın bir arkadaşından davet alır. Ancak, Washingtona varır varmaz oldukça garip bir durumla karşı karşıya kalan profesör, kendini korkunç bir oyunun ortasında bulur. Kongre Binasna bırakılmış olan bir sembolün -yakın arkadaşı Peter Solomonın kesik eli- varlığını haber veren bir telefon, Langdonı hiç de yabancısı olmadığı bir dünyaya davet etmektedir. Antikçağlarda kullanılan bu sembolik çağrı, daveti alan kişiyi ezoterik bilgeliğin hüküm sürdüğü, çok eskilerde kalmış kayıp bir dünyaya sürükleyecektir. Sonu belli olmayan bu mistik daveti arkadaşını kurtarmak için kabul eden Langdon, bir anda masonik sırların, saklı kalmış tarihin ve o güne dek görmediği yerlerin gizli dünyasında inanılmaz bir gerçekle yüzleşmek zorunda kalır. Artık cevaplanmas? gereken sorular vardır: İnsanlığın Altın Çağı, açılmaması gereken bir kapının aralığından sırlarıyla birlikte yok mu olacak, yoksa hikmetin ışığında tüm soruların cevapları mı bulunacaktır?…

Kitabın Özeti :

Kayıp Sembol kitabı, tarihi ve dini öğeler ile kurguyu birleştirerek Amerika’nın başkenti olan Washington şehrinin kuruluşundaki gizemleri çözerek okurları gizemli bir maceranın içinde sürüklüyor.

Hikayenin başrolünde yine Robert Langdon var. Sabahın erkek saatinde telefon gelir. En yakın arkadaşlarından bir tanesinin sekreteri Langdon’u Wahington’daki konferansta konuşma yapması için çağırmaktadır. Yanında yıllar önce arkadaşının ona saklaması için verdiği paketi getirmesini de ister.

Langton konferans salonuna geldiğinde salonda kimseyi bulamaz. Telefonda ne olduğunu anlamaya çalışırken karşısında gizemli bir ses bulur. Giriş salonunun ortasında kesik bir el bulunmaktadır. Salondaki kesik el, Langdon’un en yakın arkadaşının elidir. Telefondaki ses arkadaşını tekrar görmek istiyorsa Washinton’daki gizlenmiş sırrı gece yarısına kadar bulmasını ister.

Langdon daha ne olduğunu anlamaya çalışırken işin içine CIA’de girer. Gizemli adama istediklerini vermemeleri dahilinde ulusal bir krizin yaşanacağını belirtir. Langdon tek bir adamın bir gizem ile nasıl kriz yaratacağını anlayamaz. Dahası gizemin tamamen palavra olduğunu düşünmektedir.

İnanılan gizlenmiş sır insanı Tanrı’ya dönüştürebilmektedir. İnanışa göre bu gizlenmiş sırrı bulmak için Washinton’da gizlenmiş olan piramitin bulunması gerekir. Piramit aslında bir haritadır ve sırrın nerede saklı olduğunu gösterir. Bunun üzerine Langdon ilk olarak piramiti bulmaya çalışır. Bunun için çok çaba sarfetmesine gerek yoktur. Fakat piramit tamamlanmamıştır. Pramitin üzerindeki mesaj çok basittir. Langdon daha sonra ona saklaması için verilen paketin piramiti tamamlayan parçası olduğunu anlar. Piramiti inceledikçe haritayı ortaya çıkartmanın ne kadar zor olduğunu anlar.

Kayıp Sembol'de Amerika devletinin kuruluş süreci, mason kurucuları, başkent Washington'da bulunan binaların Avrupa kıtasındaki çeşitli tapınaklarla benzerliği roman kurgusu ile beraber anlatılmaktadır. Kitap gizemli adamın yönlendirmesiyle heyecan ve merak ile ilginç sonuna ulaşır.

Da Vinci Şifresi (Dan Brown) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili ve Kitabın İddiaları Hakkında Bilgi



Kitabın Adı : Da Vinci Şifresi

Kitabın Yazarı : Dan Brown

Kitabın Özeti :

Paris Louvre Müzesi müdürü Jacques Sauniere, ünlü simgebilim profesörü Robert Langdon ile buluşacağı gece, müzede bir cinayete kurban gider. Otel odasında istirahat etmekte olan Langdon resepsiyondan gelen telefonla uyanır. Telefondaki görevli, polis teşkilatından Teğmen Collet’in kendisiyle görüşmek istediğini söyler. Teğmen Collet, müze müdürü Sauniere’nin cesedinin fotoğraflarını Langdon’a gösterir ve müzeye gelmesini ister.

Langdon’u müzede Yüzbaşı Fache karşılar ve cesedin bulunduğu yere götürür. Langdon, Müdür Sauniere’nin yerde kolları ve bacakları açık, çıplak bir vaziyette cesedini görür. Cesedin hemen yanında ise Sauniere’nin ölmeden hemen önce yazdığı bir mesaj vardır. Anlaşılan Sauniere birilerine bazı mesajlar vermek istiyordu.

Langdon mesajı çözmeye çalışırken müzeye kriptoloji ajanı Sophie Neveu gelir. Yüzbaşı Fache bir numaralı cinayet zanlısı olarak Profesör Langdon’u görmektedir. Sophie Langdon’a, Paris ABD Büyükelçisi ile temas kurması gerektiğini ve kendisine bir mesaj olduğunu söyler. Araması için kendi telefonunu Langdon’a uzatır. Longdon Amerikan Büyükelçiliğini aradığında karşısına telesekreter mesajı çıkar, mesajdaki ses ise Sophie’nin sesidir. Sophie mesajında profesöre tehlikede olduğunu, Fache’nin cinayet zanlısı olarak Langdon’u gördüğünü söylemektedir. Telefonu kapatan Langdon tuvalete gider. Bu arada Fache ve Sophie tartışıyorlardı. Fache Neveu’nun olay yerini terk etmesini ister.

Sophie olay yerinden uzaklaşır ama müzeyi terk etmez. Profesöre yardım etmek için gizlice tuvalete gider. Profesöre cebinden çıkardığı cesede ait bir fotoğrafı gösterir. Sauniere’nin yazdığı mesajın sonunda “P.S. Robert Langdon’u bul” yazıyordu. Yüzbaşı Fache bu cümleyi sildirmişti. Langdon, neden cinayet zanlısı olarak görüldüğünü şimdi anlamıştı. Eğer geri dönerse Fache tarafından tutuklanacaktı. Sophie, tek çarenin tuvaletteki küçük pencereden Amerikan Büyükelçiliğine kaçmak olduğunu söyledi. Profesör ise kaçarsa cinayeti kabulleneceğini düşünüyordu. Profesörün cebine yerleştirilen ve sinyal gönderen küçük bir aleti bir sabunun içine yerleştirdikten sonra camı kırarak kırmızı ışıkta bekleyen kamyonun üzerine fırlattılar.

Yüzbaşı Fache ise Langdon’un kaçtığını zannederek adamları ile birlikte sinyali takibe başlar. Bu sırada Ajan Neveu ve Profesör Langdon olay yerine dönerler. Sophie yerde yatan Sauniere’nin büyükbabası olduğunu söyler. Sophie ve Sauniere uzun süredir görüşmemektedirler. Mesajdaki “P.S.” ise Sauniere’nin torununa taktığı lakap olan Prenses Sophie kelimelerinin baş harfleridir. Sauniere arkasında bıraktığı sırların Profesör Langdon tarafından çözülebileceğini düşünerek torununa bu mesajı bırakmıştır.

Langdon ve Sophie, Sauniere’nin bıraktığı mesajın bir anagram yani şifre olduğunu keşfederler. Mesajda “Leonardo Da Vinci, Mona Lisa!” yazmaktadır. Müzedeki Mona Lisa tablosunun arkasında haçı andıran ve ortasında P.S. yazan bir anahtar bulurlar. Bu anahtarın Sauniere’in Zürih Emanet Bankası’ndaki kasasının anahtarı olduğunu anlarlar ve hemen bankaya doğru yola çıkarlar. Bu arada polis onların peşindedir, ABD Büyükelçiliği’ne giden yol kesilmiştir.

Zürih Emanet Bankası Müdürü Andre Vernet ile görüşen Langdon ve Sophie kasayı açarlar ve içinden çıkan kutuyu alırlar. Bu sırada Yüzbaşı Fache ve adamları bankaya gelmişlerdir. Sophie ve Langdon, Müdür Vernet ile birlikte bankanın arabalarından birine binerler. Vernet sayesinde polisleri atlatırlar. Fakat Vernet, Langdon ve Sophie’yi güvenli bir bölgeye getirdikten sonra silahını onlara doğrultur ve kutuyu ister. Langdon ve Sophie, Vernet’i atlatmayı başarır. Kutunun içinden şifreli bir kripteks çıkar. Şifreyi çözebilmek için Langdon’un arkadaşı Sir Leigh Teabing’e giderler.

Teobing hayatını Kutsal Kadehi bulmaya adamış, İngiliz Kraliyet ailesi tarafından kendisine Sir ünvanı verilmiş usta bir tarihçidir. Teabing, Langdon ve Sophie’ye kripteksin İsa Mesih’in “Kutsal Kase”sine ulaşmak için gerekli olan “Kilit Taşı”nın yerini gösteren bir şifre olduğunu belirtir ve Kutsal Kase ile Da Vinci arasındaki bağlantıyı anlatır: 1099 yılında kurulan Sion Tarikatı kardeşlik bağları çok güçlü olan bir tarikattır. Tarikatı yönetenler arasında Leonardo Da Vinci, Isaac Newton, Victor Hugo gibi önemli isimler vardı. Tarikata üye olmak ve güven kazanmak çok zordu. Sion Tarikatında, Hıristiyanlığın aksine kadın çok değerliydi. Tüm bilinenlerin aksine Hz. İsa evliydi ve çocukları vardı. Hz. İsa çarmıha gerilirken, karısı Magdalalı Meryem hamileydi. Hz. İsa’nın soyunu devam ettirmek için Fransa’ya kaçmıştı. Sion Tarikatı üyeleri kendilerini bu gerçekleri korumaya adamışlardı. Tarikatın simgeleri olan Gül ve Kutsal Kâse Magdalalı Meryem’i temsil etmektedir. Kilise yani Vatikan ise yüzyıllarca bu gerçeği saklamıştır ve belgelere ulaşmak için bir çok tarikat üyesini öldürmüştür. Sauniere ise bu tarikatın son büyük ustasıydı ve bu sırrı saklaması için torunu Sophie’yi seçmişti.

Kutsal Kase’nin peşinde olanlar sadece Langdon, Sophie ve Teabing değildi. Karanlık bir tarikat olan Opus Dei tarikatının başındaki Piskopos Manuel Aringorasa da gizli belgeleri ele geçirmek niyetindeydi. Belgeleri Vatikan’a vererek kiliseden bazı imtiyazlar ve yüklü miktarda para kazanmayı düşünüyordu. Kutsal Kâse’yi bulmak için Silas adındaki tarikat üyesi görevlendirilmişti. Silas ise talimatları “Öğretmen” lakaplı bir adamdan alıyordu. Müdür Sauniere’yi de Silas öldürmüştü ve şimdi de Langdon, Sophie ve Teabing’in peşine düşmüştü.

Langdon, Sophie ve Teabing çözdükleri şifrelerden yola çıkarak Kutsal Kasenin İngiltere’deki bir mezarda olduğunu tahmin ederler ve birlikte İngiltere’ye giderler. Fakat Sauniere’nin katili Silas onları bulur ve Sir Teabing ile birlikte kripteksi kaçırır. Langdon şifrelerden yola çıkarak mezarın Isaac Newton’a ait mezar olduğunu tespit eder ve kripteksi çalan kişinin de mezara geleceğini düşünür. Fakat mezara geldiklerinde onları büyük bir sürpriz beklemektedir. Karşılarında Sir Teabing durmaktadır. Öğretmen lakaplı kişinin aslında Teabing olduğunu öğrenirler. Langdon, Teabing’i etkisiz hale getirir ve kendilerini Londra’ya kadar takip eden Yüzbaşı Fache’ye teslim eder. Böylece Langdon ve Sophie de aklanmış olur.

Langdon ve Sophie, son şifreyi de çözerler ve Rosslyn Şapeli’ne giderler. Rosslyn’de Kutsal Kadehi ararlarken yanlarına genç bir adam gelir ve onları Rosslyn Vakfının başkanı ve büyükannesi olan Maria’nın yanına götürür. Maria Sophie’nin büyükanesidir ve Sophie’yi hemen tanır. Sophie (bilgi yelpazesi. com) büyükbabasının küçükken kendisini buraya birkaç kez getirdiğini hatırlar. Maria tüm gerçekleri Langdon ve Sophie’ye anlatır. Ailenin Hz. İsa’nin soyundan geldiğini, güvenlik amacıyla soyadlarını değiştirdiklerini söyler. Sophie’nin anne ve babası esrarengiz bir trafik kazasında ölmüşler ya da öldürülmüşlerdir. Sauniere de eşini, Sophie’yi ve kardeşini buraya yerleştirir.

Sophie, büyükannesi ve kardeşini bulmuştur. Ama Profesör Langdon ise hala Kutsal Kadehin yerini aramaktadır. Langdon şifreleri takip eder ve Kutsal Kasenin Louvre Müzesinde olduğunu anlar. Ama bu gerçek onunla saklı kalacaktır.

Da Vinci Şifresi Kitabının İddiaları Hakkında Bilgi :

Da Vinci Şifresi, Yahudi ve İngiliz asıllı ABD de ikamet eden Dan Brown tarafından yazılıp 18 Mart 2003 ‘ye satışa konulan ve son yılların en çok ses getiren romandır. Eserin özgün adı İngilzice The Da Vinci Code’dir. Eser dilimize Da Vinci Şifresi adı ile tercüme edilmiştir.

Da Vinci Şifresi , satışa çıktığı ilk haftadan sonra ABD de New York Times'ın ‘ın “en çok satanlar” listesinde “ 1 Numara ya yükseldi. Aynı zamanda Wall Street Journal, Publishers Weekly ve San Francisco Chronicle’nin “en çok satanlar” listesine de yükselen eser aylar boyunca ilk sıradaki yerini korumayı başarmış, 
Colombia Pictures da kitabın film haklarını satın almıştır.

Kitap, İsa ile ilgili tarihi sırlar ve Da Vinci'nin eserlerinde bu sırlarla ilgili verdiği ipuçları özellikle İsa'nın ölmediği, dirilmediğini; Galile Denizi'nin batısında, Tiberias ile Kefernaum yolu üstünde küçük bir balıkçı kasabası olan Magdala'dan Magdalalı Meryem ile evlenip Sara adında bir çocukları olduğunu iddia etmesi ile büyük yankı yaratmıştır.

Da Vinci Şifresi, temel olarak 1947 yılında Mısır'ın Nag Hammadi kentindeki çölün kayalıklarında Mısırlı çoban Muhammed Ali'nin bulduğu 13 adet papirüs  yazmalarona dayanmaktadır. Keklik Mağarası olarak bilinen bu mağara Eylül 1952'de tekrar araştırılmış, Ölüdeniz parşömenleri olarak adlandırılan bu tomarlar Kumran Yazıtları olarak da anılmış, deriye sarılmış halde bulunan bu papirüs el yazmaları 2000 yıl önce yazılmıştır. Bu yazıtlar bir kısmı İbranice, bir kısmı Aramice kâğıt, deri veya bakır plakalar üzerine kaydedilmiş kırk bin adet elyazması parçasından oluşmaktadır. Bu yazmalar Hristiyanlık âleminde büyük tartışmaların başlamasına sebep olduğu gibi Da Vinci Şifresi adlı eserin de temelini teşkil etmiştir. Bu belgelere göre, havarilerden biri Magdelalı Meryem diye anılan bir fahişeydi ve İsa Meryem'le evlenmiş, bu evlilikten bir çocukları dünyaya gelmişti.

El yazmalarını orijinalinin MS 120-150 yılları arasında Yunanca olarak yazıldığı, Filippos sureleri ve diğer yazıtların ise M.S. 350-400 yılları arasında Kıptice'ye çevrilmiş olduğu bu tomarların da bu çeviriler olduğu anlaşılmışt5ı.
Kumran Yazıtları olarak da adlandırılan bu belgeler Kahire'de ortaya çıkınca Mısır hükümeti bunların büyük bir bölümüne el koymuş, ama 13 kitabın bir kısmı ABD'ne kaçırılmıştı, belgelerin bir kısmı yanmış, bir kısmı da kaybolduğu halde Hristiyanlığın başlangıç dönemiyle ilgili 52 ayrı metin ortalıkta dolaşıyordu.

Dan Brown bu romanında Vinci'nin yaptığı resimlerinde de bu konuya değindiğini İsa ve Magdelalı Meryem resmi ve diğer resimlerinde de şifreli olarak bu iddiaları yansıttığını iddia etmektedir. İsa ve Magdelalı Meryem kalçaları birbirine değecek şekilde geriye doğru yaslanmış olarak oturmakta bu duruşları da kutsal kaseyi işaret eden bir açıyı göstermektedir. Yazar, Da Vinci o resmi yaptığı dönemde papaya ve kiliseye kızgın olduğunu bu yüzden Kilisenin ısmarladığı resimlere şifreli mesajlar koyarak kadın imgesini yerleştirerek papalık ve kiliseden intikam aldığını, böylece de Kumran Yazıtlarındaki anlatılanlar ile bu şifrelerin uyuştuğunu iddia etmektedir.

Yazarın diğer bir iddiası ise Da Vinci’nin gizli bir tarikat olan Sion Tarikatına üye olduğu şeklindedir. Tüm bu konular ve iddialar bu romanda bulmacalar ve kovalamacalar içinde oluşan bir kurmaca içinde anlatılmıştır.
“ Da Vinci Şifresi Katolik Hristiyanlar, yani Vatikan'daki Papalık için yenilir yutulur olmayan iddialar içermiş, bu yüzden roman Katolik ve Yahudi savaşını tetikleyen bir eser haline gelmiştir. İsa'nın Magdelalı Meryem ile evlenmiş olması ve İsa'nın çocuğunu taşıması İsa'yı ölümlü yaptığı için Katolik Hristiyanlığın inançlarını temelinden sarsacak bir etki yaratıyordu. Da Vinci Şifresi'ndeki tez ise İncil'in günümüzdeki halinin Allah tarafından gönderilen şekli olmadığı, İsa'nın insani boyutu yok edilerek İsa'ya Tanrısal bir misyonla anlaşıldığı tezine dayanmaktadır.

1099 yılında kurulmuş olan Sion tarikatı ise bu sırları saklayan bir tarikattır. 1975 yılında Paris’in Milli Kütaphanesi, Sir lsaac Newton, Batticelli, Victor Hugo ve Leonardo da Vinci de dahil olmak üzere, Sion Tarikatı’nın üyelerinin isimlerini içeren, Les Dossiers Secrets (Gizli Dosyalar) diye bilinen parşömenleri ortaya çıkarmıştır. Opus Dei, koyu dindar bir Katolik mezhebidir.

Dan Brown, Yahudi asıllı İngiliz kökenlibir yazar olarak bu konuları bu eserinde bir olay kurgusu içinde ele almıştır. Don Brown eşiyle birlikte halen ABD’nin New England’ kentinde yaşamaktadır. Dan Brown ortaya çıkan bu yankılara “ Hristiyan tarihini değiştirip değiştirmediğimi bilmiyorum, ama sanıyorum ki Hristiyanları İncil, kutsal yazıların doğruluğu ve tarihi konusunda tartışmaya teşvik ettim." şeklinde bir cevap vermiştir.

Dan Brown, eserinde anlattığı bu konular nedeni ile afaroz edilmiş, Vatikan’ın kara listesine de girmiştir. Dan Brown’un bu romanındaki iddialarının kimilerinin aksiispat edilmiş, kimi iddialarının ise gerçeği yansıtmadığı ortaya çıkarılmıştır. Buna rağmen eser üzerinde yapılan spekülasyonlar devam etmektedir. Bu tartışmalar yazarın ününü arttırmış ve kitaplarının da çok satılmasına neden olmuştur.

Cehennem (Dan Brown) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Cehennem

Kitabın Yazarı : Dan Brown

Kitap Hakkında Bilgi :

Harvard Üniversitesi Simgebilim Profesörü Robert Langdon başından vurulmuş bir halde hastane odasında gözlerini açar. Ne buraya nasıl geldiğini ne de nasıl vurulduğunu hatırlamaktadır. Camdan gördüğü manzara karşısında altüst olan profesör, evinden binlerce kilometre uzakta, Floransa’da olduğunu anlar. Yaşadığı korkunç baş ağrısına eşlik eden tek şey; sürekli kâbuslarında gördüğü kan kırmızısı bir nehrin karşısından kendisine seslenen gümüş saçlı güzel bir kadın ve toprağa baş aşağı gömülü can çekişen bedenlerdir. Langdon gördüğü kâbusları anlamlandırmaya çalışırken kadın bir suikastçı tarafından takip edildiğini, kendine tedavi uygulayan doktorlardan biri gözlerinin önünde vurulunca anlar. Hastanede görevli diğer doktorlardan biri olan Sienna Brooks’un o ölüm kalım anında yardım etmesiyle hayatta kalır. Simgebilim profesörü kendini bir anda ipuçlarını Dante’nin cehenneminde bularak çözmesi gereken korkunç bir senaryonun içinde bulur. Floransa’nın tarih kokan dar sokaklarından Venedik’in muazzam bazilikalarına uzanan semboller zinciri Langdon’ı insanlık tarihini sonsuza dek değiştirebilecek bir mekâna sürükler. Burası üç imparatorluğun merkezi olmuş, insanlık tarihi kadar eski, dünyanın incisi İstanbul’dur. Ve bu şehirde ya insanlık tarihi baştan sona yeniden yazılacak ya da bunu yazacak hiç kimse kalmayacaktır...

Dan Brown'un yazdığı Da Vinci Şifresi, Melekler ve Şeytanlar ve Kayıp Sembol kitaplarından sonra Cehennem-Inferno yazarın 4. kitabıdır.

Kitabın Özeti :

Dan Brown kitaplarının Simgebilim uzmanı olan kahramanı Robert Langdon Cehennem romanında gözlerini bir hastane odasında açıyor. Son olarak Harvard üniversitesindeki bir anısını hatırlayan Langdon kendini bir anda başından vurulmuş, son 48 saat içinde hiç bir şey hatırlamadan İtalya’da buluyor. Ne olduğunu anlamaya çalışırken hastanede saldırıya uğruyor ve bu saldırıdan genç bir doktorun yardımı ile kurtuluyor. Dahası cebinde üzerinde tehlikeli simgesi olan bir cihaz buluyor. Ülkesinin konsolosluğundan yardım isteyen fakat yardım yerine kendisini öldürmeye çalışan kişiyi karşısında bulan Langdon kendi ülkesinin de kendini öldürmeye çalışması ile bir şok daha yaşıyor ve genç fakat sıra dışı zekası olan doktor ile işin gerçeğini çözmek için yine simgelerde gizli olan ipuçlarının peşine düşüyor.

Floransa’nın tarihi yerlerinde başlayan macera İtalya’nın diğer büğülü şehri olan Venedik’e uzanıyor ve Longdon kendini bir genetik uzmanı olan ve dünya nüfusunun hızlı artışı nedeni ile insanoğlunun 100 yıl içinde neslinin tükeneceğini düşünen, bu yüzden ölümcül bir virüs yaratan ve bunu Dante’nin Cehennem Haritası ile ilişkilendiren deha birinin peşinde buluyor. Tek sorun bu psikopat bir hafta önce intihar etmiştir ve virüsün aktif aktif etmesine bir günden az kalmıştır ve virüsün yerini bulmak için tek umut Langdon’dur.

Kitapta “Cehennemin en karanlık yerleri, buhran zamanlarında tarafsız kalanlara ayrılmıştır” sözü ile “BURADA, BU TARİHTE, DÜNYA SONSUZA DEK DEĞİŞTİ” sözleri macerada birçok kez okurun karşısına çıkmaktadır.

Dünya nüfusunun üstel olarak büyümesini insanlığın sonu olarak gören Bertrand Zobrist adlı genetik mühendisi, kısırlığa yol açacak bir vektör virüs hazırlamıştır. Böylece virüsün havadan yayılmasını sağlayarak, dünya nüfusunun üçte birinin rastgele seçilecek kişilerle kısır kalmasını planlamakta ve transhümanist bir kara ölüm yaratmayı amaçlamaktadır. Bu salgına neden olan solublon torbayı da çözünmesi için İstanbul'da Yerebatan Sarnıcı’na yerleştirmiştir. Bunun yanı sıra büyük bir merakla sürülen iz sonrası salgının ne olduğu öğreniliyor, fakat tam dehşete düşmek üzereyken insanlığın bu salgından nasıl kurtulacağı ortada bırakılıyor.

Melekler ve Şeytanlar (Dan Brown) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Melekler ve Şeytanlar

Kitabın Yazarı : Dan Brown

Kitabın Özeti :

Harward Üniversitesi'nde çalışan simge bilim profesörü Robert Langdon, merkezi İsviçre’de bulunan Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi (CERN)’nden bir çağrı alır. Merkezde çalışan ünlü fizikçi Leonardo Vetra öldürülmüştür ve göğsüne anlaşılmaz bir yazı dağlanmıştır. CERN Direktörü Maximilian Kohler, olayı çözmek için Langdon’dan yardım ister.

Ünlü fizikçi Vetra’nın göğsündeki yazı, çok eski zamanlarda kurulmuş ama artık faaliyette olmayan gizli bir kardeşlik tarikatına “İlluminati”ye ait bir semboldür. İlluminati genellikle bilim adamlarından oluşan ve kiliseye karşı savaş açmış bir cemiyettir. Üyelerinin bir çoğu da kilise tarafından öldürülmüştür. Bu durum Langdon’un kafasını karıştırmaktadır. Çünkü İlluminati yüzyıllar önce yok olmuştur. Bir bilim adamını öldürmesi hiç de mantıklı değildir.

Babasının öldürüldüğünü haber alan bilim adamının kızı Victoria Vetra da derhal merkeze gelir. Ortada bilim adamının öldürülmesinden daha korkunç bir durum vardır. Öldürülen fizikçi Leonardo Vetra tarafından bulunan ilk anti madde zerrecikleri çalınmıştır. Anti madde son derece kararsız, havayla bile temas ettiğinde patlayabilecek bir yapıdadır. Bir gramlık miktarının patlamasında bile Hiroşima’ya atılan atom bombasına eşdeğer 20 kiloton büyüklüğünde yıkıntıya yol açabilecek enerji içermektedir.

Victoria, karşı madde çalışmalarını babası ile birlikte yürüttüklerini ve başka hiç kimsenin bu maddeden haberdar olmadığını söylemektedir. Fakat karşı madde, varlığından haberdar birileri tarafından çalınmıştı. Üstelik karşı maddeyi bir kutu içerisinde askıda tutan ve herhangi bir şeyle temas etmesini engelleyen manyetik alanın bataryasının 24 saatlik ömrü vardı. Bu süre sonunda karşı madde tekrar şarja konulamazsa kutuya düşecek ve patlayacaktır.

Bu sırada Vatikan’da, güvenlik kameraları çok ilginç bir görüntü tespit etmiştir. Kamerada nerede olduğu belli olmayan bir yerde, bir kutu içerisinde ve havada asılı duran su damlacığı görünmektedir. Karşı maddenin Vatikan’da olduğu anlaşılmıştır. CERN direktörü Kohler Vatikan’a çağrılır. Kohler rahatsız olduğundan Langdon ve Victoria Vatikan’a giderler.

Bu sırada Vatikan’da, 15 gün önce ölen papanın yerine yeni papa seçimi yapılacaktır. Dünyanın bir çok yerinden gelen çok sayıda kardinal, papa seçimi için yapılacak toplantılara katılacaklardır. Yani kilisenin tüm önemli isimleri bir bomba tehlikesinin içindedirler. Papanın ölümünden sonra geçici olarak Camerlengo papalığa vekâlet etmektedir. Camerlengo, ölen papanın yanında ve himayesinde yetişmiştir ve oğlu gibidir. Kardinaller toplantısına çok kısa bir zaman kalmıştı, fakat papa seçilmesi muhtemel dört aday da ortada yoktu. Bu sırada televizyonlarda geçen bir haber herkesi dehşete düşürür. İlluminati üyesi olduğunu söyleyen Haşhaşin adındaki bir katil, dört kardinali kaçırdığını ve hepsini birer saat arayla öldüreceğini duyurmuştur.

Langdon ve Victoria, İlluminati’nin kullandığı sembolleri kullanarak kardinalleri bulmaya çalışırlar. Kardinallerin öldürüldükleri yerleri tahmin edebilirler ama sürekli katilin bir adım gerisinde kalmaktadırlar. Katil öldürdüğü kardinallerin göğsünü, İlluminati’nin dört temel simgesi olan toprak, su, ateş ve hava sembolleri ile dağlamıştır. Langdon ve Victoria, son kardinalin öldürüldüğü yerde katil ile karşı karşıya gelirler. Katil, Langdon’u öldü zannederek, yanına Victoria’yı da alır ve kaçar. Langdon, İlluminati’nin sembollerini kullanarak, katil Haşhaşin’in saklandığı yeri bulur ve onu öldürür.

Bu sırada, öldürülen fizikçinin günlüklerini inceleyen CERN Direktörü Kohler, karşı maddeden haberdar olan üçüncü kişiyi tespit etmiş ve Vatikan’a gelmiştir. Kohler Vatikan’da Camerlengo ile görüşür. Görüşme sırasında içeriden Camelengo’nun çığlıkları duyulur. Vatikan’ın gönüllü koruyucuları olan İsviçre Muhafızları ve Robert Langdon odaya girerler ve Camerlengo’nun göğsünde “melekler ve şeytanlar” yazısının dağlanmış olduğunu görürler. Kohler’in elinde ise bir silah vardır. İsviçre Muhafızları direktörü öldürürler. Direktör ölmeden önce Langdon’a küçük bir video kaseti verir. İlluminati’nin liderinin CERN direktörü Kohler olduğu düşünülmektedir.

Camerlengo durumu kardinallere açıklar ve Vatikan şehrinin boşaltılmasını ister. Kardinaller St.Pietro meydanında toplanırlar. Papalık seçiminin sonucunu bekleyen kalabalık halk topluluğu da St.Pietro Meydanını doldurmuştur. Bu sırada karşı maddeyi alan Camerlengo Vatikan’a ait bir helikoptere biner. Ona engel olmaya çalışan Langdon da helikoptere binmiştir. 24 saatlik sürenin dolmasına çok az zaman kalmıştır. Camerlengo helikopteri St.Pietro meydanının üstünde mümkün olduğu kadar yükseğe çıkarır ve helikopterde bulunan tek paraşütü alarak atlar. Langdon helikopterde kalmıştır. Helikopterin içinde bir branda bulur ve paraşüt gibi kullanarak o da atlar. Bu sırada gökyüzünde bir patlama meydana gelir. Birkaç dakika sonra Camerlengo, katedralin tepesinde, ellerini gökyüzüne açmış dua etmektedir. St.Pietro meydanındaki herkes ilahi bir güce tanıklık ettiklerini düşünmektedirler.

Robert Langdon ise küçük bir adanın yakınına denize düşmüştür. Adadaki hastane çalışanları Langdon’u bulurlar ve ilk müdahaleyi yaparlar. Langdon, Kohler tarafından kendisine verilen video kasetini izler. Hastanenin helikopteri ile derhal Vatikan’a hareket eder. Vatikan’da ise Camerlengo’nun papa olması yönünde kardinaller görüş birliğine varmışlardır. Langdon kardinallerin bulunduğu salona girer. Odada bulunan videoya kaseti koyar ve kardinallere izlettirir. Kasetteki görüntülerde, Camerlengo ile Kohler arasında geçen görüşme vardır. Görüşmede Camerlengo, her şeyi kendisinin planladığını itiraf etmektedir. Kohler, Camerlengo’yu konuşturmak için silah kullanmıştır. Camerlengo, Kohler’in kendisine saldırdığını göstermek için kendi kendini dağlamıştır, papayı aşırı dozda ilaç vererek öldürdüğünü de itiraf etmiştir. Papa ölmeden önce Camerlengo’ya bir oğlu olduğunu söylemiştir. Ayrıca papa bilime çok destek vermiş, CERN’deki araştırmaları desteklemiştir. Bilimin tanrıya karşı gelmek olduğunu düşünen Camerlengo, papanın böyle bir günah işlemesini kabul edememiş ve papayı öldürmüştür.

Camerlengo kardinallerin bulunduğu salona girdiğinde Langdon’u ve televizyondaki görüntüleri görür. Amacının, son yıllarda yozlaşan kilisenin itibarını kurtarmak, Vatikan’ın ve insanların inançlarını güçlendirmek olduğunu söyler. Öldürülen papanın yardımcılarından olan kardinal Mortati, papanın gençliğinde bir rahibe ile aşk yaşadığını ve bir çocuk sahibi olmak istediğini, ancak inançları buna izin vermediği için bilimin sayesinde herhangi bir ilişkiye girmeden çocuk sahibi olduğunu söyler. İşte o çocuk Camerlengo’dur. Duydukları karşısında yıkılan Camerlengo, katedralin tepesine çıkar ve kendini ateşe verir.